Küresel gücün tahkiminde düşmanca bir tavır; İslâmofobi
Abstract
Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesiyle Dünya siyasetinde Müslümanlar söz hakkını tamamen kaybetmiş oldular. Yeni dönemde hâkimiyet mücadelesi Marksist ve kapitalist ideolojiler arasında yaşanmaya başladı. Bu iki kutuplu dünya rekabetinde İslâm ülkelerinin tüm hammadde kaynakları sessiz sedasız sömürüldü ve sömürünün idamesi için demokratik hareketler engellendi. Darbelere ve darbecilere yardım edildi veya bilfiil darbeler yaptırıldı. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte rakipsiz kalan ABD ve ABD liderliğindeki Batı’dan temel hak ve hürriyetler ve demokrasi gibi savunduğu değerlere riayet etmesi beklenilmeye başlandı. Bosna Hersek, Çeçenistan, Azerbaycan ve Filistin’de yaşananlar Batı’nın Müslümanlara bakışındaki ikiyüzlülüğü ortaya çıkardı. ABD’nin yenidünya düzeni ve Büyük Ortadoğu Projesi gibi kurgularının altından güvenlik stratejilerinde değişiklik yapıldığı, Sovyet tehdidinin yerine İslâm’ın yeni düşman olarak konulduğu açığa çıkmaya başladı. İslâm gibi kökünde sulh olan bir dini açıkça bir tehdit unsuru olarak ilan etmenin mahzurları dikkate alınarak küresel güçler tarafından kademeli bir plân ortaya konuldu. Buna göre önce dünyanın dört bir tarafında baskılanan ve öldürülen Müslümanlar cihadist ve fundamentalist olarak terör objesi şeklinde takdim edilmeye, daha sonra da “İslâmi terör” kavramı pazarlanmaya başlandı. Hungtington’un “Medeniyetler Çatışması” tezi ve benzeri yayınlarla projenin akademik altyapısı da oluşturulmuş oldu. Küresel güçler ve onun kurumları ve yayın organlarında İslâm’ın terörle birlikte kullanımı sonunda neredeyse İslâm’la terör eş anlamlı ve birbirini çağrıştıran kavramalara dönüştürüldü. Artık küresel hegemonyanın tahkimi için son hamle insanları İslâm’la korkutma safhasıdır. Bu hem Hıristiyan kimliği korumak hem de İslâm’a karşı bir önyargı oluşturarak insanları İslâm’dan tecrit etmek amacıyla yapılmaktadır. Ancak küresel güçlerin bu çabaları beyhudedir. Zira yalanlar uzun ömürlü olmadığı gibi, hakikatlerin de ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.