Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi BölümüSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'ne ait koleksiyonları içerir.http://hdl.handle.net/11772/5592024-03-28T09:09:40Z2024-03-28T09:09:40ZTanzimat Dönemi’nden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine kadar Türk idari teşkilatında istişari kurullarKocabaş, Sadıkhttp://hdl.handle.net/11772/162602024-01-02T11:10:19Z2023-06-30T00:00:00ZTanzimat Dönemi’nden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine kadar Türk idari teşkilatında istişari kurullar
Kocabaş, Sadık
Tanzimat Dönemi gerek Osmanlı Devleti’ni gerekse Türkiye Cumhuriyeti’ni farklı boyutlarda etkilemiştir. Hiç şüphesiz ki devletin idari teşkilatlanması da etkilenen boyutların başında gelir. Buna göre Tanzimat Dönemi ile birlikte kurumsallaşan idari yapılardan bazıları günümüze kadar gelmiştir. Bu idari yapılardan biri de istişari kurullardır. İşte bu çalışmanın konusu; 2. Mahmud ile başlayan, Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile artarak devam eden ve 1. Meşrutiyet’e kadar uzanan reform döneminde, idari teşkilatımızda ortaya çıkan istişari organlar ve bunların Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmeden önceki döneme kadar yani parlamenter sistemin son döneminde görülen yansımaları olacaktır. Buna göre çalışmada öncelikle Osmanlı Devleti’nde meşveret usulüne değinilecek, daha sonra evvela merkezde oluşan, sonra da taşrada oluşan istişari kurullar, parlamenter sistemin uygulandığı son yıllardaki karşılıkları ile verilecektir.; The Tanzimat Period affected both the Ottoman Empire and the Republic of Türkiye in different dimensions. Undoubtedly, the administrative organization of the state is one of the most affected dimensions. Accordingly, some of the administrative structures institutionalized with the Tanzimat Period have survived to the present day. One of these administrative structures is advisory boards. Therefore, here is the subject of this study; during the reform period, which started with Mahmud II and continued with the declaration of the Hatt-ı Sherif of Gülhâne and extended until the First Constitutional Period, there will be advisory divisions that emerged in our administrative organization and their reflections in the last period of the parliamentary system. Accordingly, in the study, firstly, the consultation method in the Ottoman Empire will be mentioned, then the advisory boards formed first in the center and then in the provinces will be given with their equivalents in the last years when the parliamentary system was implemented.
2023-06-30T00:00:00ZTürkiye’de idari iş ve işlemlerin çevrenin korunması açısından değerlendirilmesiKayaer, Mesuthttp://hdl.handle.net/11772/162492023-12-04T07:08:07Z2016-08-23T00:00:00ZTürkiye’de idari iş ve işlemlerin çevrenin korunması açısından değerlendirilmesi
Kayaer, Mesut
Bu çalışmada Türkiye örneği özelinde idari iş ve işlemlerin çevreye olumlu ve olumsuz olan/olabilecek etkilerinin bir değerlendirmesi yapılarak çevrenin korunması gerektiği boyutu incelenmiş ve çevresel korumanın önemi vurgulanmıştır. Çevreyle ilgili doğrudan ya da dolaylı olarak idarenin yapma ya da yapmama şeklinde yetki ve sorumluluk üstlenmesi çerçevesinde yükümlülükleri bu incelemenin temelini oluşturmuştur. Ayrıca örnek olay ve mahkeme kararları ile konunun çevreci anlayışla uyumlu olduğu desteklenmeye çalışılmıştır. Çalışmada öncelikle kavramsal çerçeve çizilerek idari iş ve işlemlerin çevreyle ilgili olarak kapsamı belirlenmiştir. Bu gereklilik özellikle idarenin yetki alanından çok sorumluluk alanının belirlenmesidir ve bu durum izin, onay, ruhsat verme, denetleme gibi idarenin takdir yetkisine bırakılmış konularda söz konusudur. Dolayısıyla idarenin iş ve işlemlerinin çevre ile ilgili sonuçları, idare üzerinde özellikle yargısal denetim yolu olmak üzere etkin bir denetim sistemini gerekli kılacaktır.
İdare; iş ve işlemleri ile olduğu kadar hem kendi faaliyetleri hem de denetleyici rolü ile çevrenin kirletilmesi veya korunması konusunda en önemli aktörlerden birisidir. İdarenin çevre korumaya katkısı çevresel duyarlılık derecesi açısından önem taşır. Zira idare önceliğini işsizliği önleme ve ekonomik kalkınmaya verecek olursa çevresel hassasiyetler geri plana atılacaktır. Bu durum idari iş ve işlemlerin çevre üzerinde olumlu olduğu kadar olumsuz sonuçlarının da olduğu gerçeğini göstermektedir. Bu çerçevede idarenin takdir yetkisinin iş ve işlemlere yansıması çeşitli çevreci düzenlemeler yapma, gerektiğinde cezai işlemler uygulama şeklinde geniş bir etki alanının olduğu ortaya konulmuştur. İdarenin çevreci bakış açısından olumlu ya da olumsuz iş ve işlemlerinin ve faaliyetlerinin yargısal denetim ile kişiler, kurumlar ve idarenin kendisi bakımından değerlendirilmesi yapılarak konunun çevre ile uyumlu yönleri olabileceği tespit edilmiştir.
2016-08-23T00:00:00ZSu sorununa karşı belediyelerin su etiği ilkelerini benimsemesiÇağlayan, MügeKayaer, Mesuthttp://hdl.handle.net/11772/162462023-11-13T12:23:39Z2023-09-14T00:00:00ZSu sorununa karşı belediyelerin su etiği ilkelerini benimsemesi
Çağlayan, Müge; Kayaer, Mesut
Su, tarih boyunca tüm medeniyetlerin varlıklarını devam ettirebilmek için en önemli değer olmuştur. Su kaynakları etrafına kurulan medeniyetler, suya hâkim olduklarında gelişip zenginleşirken onu kaybettiklerinde ise kuraklık ve açlık nedeniyle yok olmuşlardır. Günümüzde de su sorununun değişmediği hatta daha da derinleştiği görülmektedir. Hem dünyada hem de Türkiye’de su kaynaklarını korumaya yönelik birçok teknik, politik ve hukuki kararlar alınmıştır. Ancak etik boyutun göz ardı edilmesi sebebiyle su sorunu çözülmek yerine artmıştır.
Çalışmada öncelikle neden su etiği ve ilkelerine ihtiyaç duyulduğu sorusunun cevabı aranmıştır. Suyun yalnızca bir meta olmadığı ve aşkın bir değeri olduğu gerçeği vurgulanmıştır. Dolayısıyla öncelikle suyun ahlaki bir özne olması sebebiyle insanmerkezci anlayışın değişmesi gerekliliğine değinilmiştir. Ayrıca su sorununun çözümü amacıyla tüm dünyada duyarlılığın başladığı 1977 Mar del Plata BM Konferası’ndan günümüzde kadar yapılmış olan uluslararası girişimlere ve bunların sonuçlarına da yer verilmiştir.
Türkiye’de su yönetimi merkezi yönetim ve yerel yönetimler tarafından yürütülmektedir. Bu çerçevede, çalışmada, Türkiye nüfusunun %93,4’nün büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinde yaşaması sebebiyle Belediye su yönetimine odaklanılmıştır. Ayrıca 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda yer alan su yönetimi ile ilgili düzenlemelere de yer verilmiştir. Belediyelerde mevcut su politikalarının değişmesi gerektiği vurgulanmış ve var olan su sorununun çözümü amacıyla su etiği ilkeleri tanımlanmıştır. Su etiği ilkeleri insan ve su arasındaki ahlaki ilişkiyi yeniden tanımlayarak politikaların değişimi için evrensel bir rehber niteliğindedir. Sonuç olarak tüm belediyelerin su etiği ilkelerini benimsemesi su sorununun çözümünde bir yol ve yöntem olarak sunulmuştur.; Water has been the most important value for civilizations throughout history. Civilizations built around water resources have developed and prospered. Civilizations that did not have water disappeared due to drought and starvation. Today, the water problem has not changed; on the contrary, it has deepened. Measures have been taken to protect water resources both in Turkey and around the world. These measures are technical, political and legal. The water problem has not been solved because the ethical perspective has been ignored. The study sought to answer why there is a need for water ethics. Water is not only a commodity but also a transcendent value. It is mentioned that the anthropocentric understanding of water needs to change because water is also a moral subject. The study also includes the international initiatives organized since the 1977 Mar del Plata UN Conference and their outcomes. Water management in Turkey is organized by the central government and local government. 93.4% of Turkey's population lives in metropolitan cities, provinces and districts. Therefore, the study focuses on municipalities. In addition, the Metropolitan Municipality Law No. 5216 and the Municipal Law No. 5393 also include regulations on water management. Principles of water ethics were defined to change water policy in municipalities. The principles of water ethics provide universal guidance, redefining the moral relationship between humans and water. As a result, the principles of water ethics are presented as a solution to the water problem in municipalities.
2023-09-14T00:00:00ZYükseköğretimde çevre eğitiminin çevre bilincine etkisiKayaer, MesutÇiftçi, Salihhttp://hdl.handle.net/11772/67462022-04-06T12:46:32Z2022-03-01T00:00:00ZYükseköğretimde çevre eğitiminin çevre bilincine etkisi
Kayaer, Mesut; Çiftçi, Salih
Bu araştırma, Bartın Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü lisans programında öğrenim gören son sınıf öğrencilerinin, öğrenim süreci boyunca aldıkları çevre eğitiminin, çevre sorunları ile ilgili bilgi ve bilinç düzeylerine ve çevre duyarlıklarına etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Söz konusu programda kayıtlı olan 120 öğrenciyle yapılan anket çalışması neticesinde elde edilen verilere dayanılarak; aldıkları eğitim süreci içerisinde çevreye karşı farkındalıklarının arttığı saptanmıştır. Eğitim düzeyi yüksek bir ailede büyüyen öğrencilerin bireysel olarak çevre bilincinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Dolayısıyla çevreye ilişkin tehdit, tehlike ve kaygıların önümüzdeki dönemlerde daha da artacağı açıkça görüldüğüne göre bilgi ve bilinç düzeyinin artırılması için yarının ebeveynlerinin çevre, çevre sorunları ve çevre eğitimi konusunda bilgilendirilmesinin ve bilinçlendirilmesinin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.; This research was carried out to determine the effect of environmental education, received during the education process of the fourth-year students studying in the undergraduate program of the Department of Political Science and Public Administration at Bartin University, on the level of knowledge and awareness of environmental problems and environmental sensitivity. Based on the data obtained as a result of the survey conducted with 120 students enrolled in the program, it was determined that the awareness of the students towards the environment increased during the education process they received. It has been concluded that students who grow up in a family with a high education level have higher environmental awareness individually. Therefore, as it is clear that the threats, dangers and concerns about the environment will increase in the coming periods, it becomes clear how important it is to inform and raise awareness of the students, who will be the parents of tomorrow, about the environment, environmental problems and environmental education in order to increase the level of knowledge and awareness
2022-03-01T00:00:00Z