Ortadoğu’da Türkmen Fakihler (İslâm hukukçuları)
Özet
Türkmenler, Müslüman olduktan sonra kendilerinden önce Müslüman olma
şerefinden dolayı Farslara ve Araplara saygı, Kur’an Dilinin Arapça olması ve
müslüman topluma aidiyet hissi vb. sebeplerle çocuklarına Arapça ve Farsça isimler
verdiler. Bu nedenlerle Türkmenler, Arap Kültürü ve Arapçadan önemli ölçüde
etkilenmişlerdir. Diğer yandan özellikle Horasan ilim havzasında Türkmenlerin fazla
olması, evlilik, komşuluk, birlikte yaşama, Türk talebe yetiştirme gibi bir takım
sosyolojik sebeplerle de Arap fakihler; Türk ilim ve kültüründen zamanla etkilenmiş
ve böylece Türkleşmişlerdir. Fakat yetiştirdikleri Türkmen talebeleri Türkmenler
arasında İslamın yayılıp özümsenmesine katkı sağladığı gibi İslam Dünyasında
ölümsüz fıkhi eserleri miras bırakmışlardır. Türk ve Türkmen kelimeleri birbirinin
yerine kullanılmakta olup aralarında belirgin bir fark yoktur. Dolayısıyla biz bu
tebliğimizde bu kavramları birbirinin yerine kullandık.
Bu verilerden hareketle; birçok Fars ve Arapın Türklerle bir arada yaşaması,
onlara hoca veya talebe olması, Türklerin Arap ve Fars ismi alması sebebiyle; artık
yüzyıllar sonra bir fakihin Türk/Türkmen mi yoksa başka bir unsurdan mı
olduğunun tespiti gerçekten zordur. Bu, ancak bir takım fakihler (Türk illerinde
yaşıyor da o şehrin meskûnu daha çok Türkse gibi) faraziyelerle tespit edilebilir.
Dolayısıyla yüzyıllara göre fakihleri sıralayarak hem bugünkü devlet sınırlarına hem
de tarihteki Şam-Horasan İlim Havzaları gibi ilim bölgelerine göre fakihleri ele aldık.
İslam hukuk tarihinde önemine binaen ilk on fakihin ayrıntılı bilgisini, diğerlerinin
ise sadece tam ismi, muhtemel kavmî mensubiyeti ve fıkıh eserlerini verdik. Bu yönüyle etkisi günümüze kadar süren; tespit edebildiğimiz kadar sırf
Türkmen/Türk, Türk olması muhtemel ve Türk Kültüründen etkilenmiş 120 adet
fakih tespit ettik. Bunlardan nisbesinde “Türkmen, Türkistan” ifadeleri olup
Türklüğü kesin olan sadece 4 fakih tespit ettik. Hatta bu meyanda; ortaokul ve
liselerde okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında adı “Müslüman-Türk Bilim
Adamları” başlığı altında geçen İmam-ı A’zam Ebû Hanife’nin üçüncü dedesinin
ismine nisbetle kuvvetle muhtemel Hint ve Fars kökenli olabileceğini ama Türklerin
Fars isimlerini de çocuklarına koyması vesilesiyle Türk de olabileceğini tespit ettik.