Âşık’ın ölüm tasavvuru: Âşık Çelebi Dîvânı’nda ölümle ilgili adet ve gelenekler
Özet
Klasik Türk şiirinde şairlerin en fazla rağbet ettiği konuların başında ölüm gelir. Mersiyeler başta olmak üzere ölüm üzerine yazılmış tarihler ve manzum mezar kitabeleri, klasik Türk edebiyatında ölüm konusunun müstakil olarak ele alındığı manzumelerdir. Bunların dışında dîvânlarda yer alan diğer şiirlerde de ölüm temasının sıklıkla işlendiği görülür. 16. yüzyıl şair ve münşilerinden olup Meşâirü’ş-şuarâ adlı tezkiresiyle tanınan Âşık Çelebi (öl. 979/1572), şiirlerinde ölüm temasına yer vermiş şahsiyetlerden biridir. Âşık Çelebi Dîvânı’nda beyit ve kelime boyutundaki kullanım ve çağrışımlar dışında 14. kasidenin yaklaşık otuz beyitlik son kısmı ile 52. gazel müstakil olarak ölüm düşüncesine ayrılmıştır. Şairin ölümle ilgili duygu, düşünce ve hayalleri klasik Türk şiiri geleneği çerçevesinde ve genellikle âşık, sevgili, rakîb üçgeninde kendisini gösterir. Ölümle ilgili kullanımlar, bazen bireysel olarak şairin hayatı ve psikolojisine ışık tutar; bazen de toplumsal yönüyle çeşitli âdet, gelenek, inanç ve uygulamalara yer vermesiyle sosyal hayat, kültür ve değerler bağlamında önemli bilgiler ihtiva eder. Şairin ölüme bakışında İslâm dini ve tasavvuf düşüncesinin etkili olduğu açıktır. Bununla birlikte başta matem şekilleri olmak üzere bazı âdet ve geleneklerde az da olsa eski Türk âdet ve gelenekleri ile batıl inançların etkisi görülür. Bu makalede, Âşık Çelebi Dîvânı’nda ölüm düşüncesi ve ölümle ilgili âdet ve gelenekler tespit edilerek içerik analizi yöntemiyle incelenecektir. Çalışmanın aynı zamanda klasik Türk edebiyatı ve sosyal hayat bağlamındaki araştırmalara katkı sağlaması beklenmektedir. Death is one of the most popular topics of poets in classical Turkish poetry. The histories on death, the verse epitaphs, and especially the elegies are the poems in which the subject of death is handled separately in classical Turkish literature. Apart from these, it is seen that the theme of death is frequently handled in other poems in the divans. Âşık Çelebi (d. 979/1572), one of the 16th century poets and authors who is known for his tezkire called Meşairü’ş-şuara, is one of the personalities who included the death theme in his poems. In Âşık Çelebi’s Divan, apart from the usage and associations in the dimension of couplets and words, the last part of the 14th eulogy and the 52nd ghazal are devoted to the idea of death independently. The poet’s feelings, thoughts and dreams about death manifest themselves within the framework of the classical Turkish poetry tradition and generally in the triangle of lover, beloved and opponent. The uses related to death sometimes shed light on the life and psychology of the poet individually; sometimes it contains important information in the context of social life, culture and values by including various customs, traditions, beliefs and practices in its social aspect. It is clear that the religion of Islam and mysticism are influential in the poet’s view of death. However, the influence of old Turkish customs and traditions and superstitions is seen in some customs and traditions, especially in the forms of mourning. In this article, the idea of death and the customs and traditions related to death in Âşık Çelebi’s Divan will be identified and examined by content analysis method. The study is also expected to contribute to research in the context of classical Turkish literature and social life.