Türk İdare Hukukunda yetki devri kavramı
Abstract
İdari makamların idari işlem yapabilmeleri için hukuk kuralları tarafından yetkilendirilmeleri gerekir. İdari makamların yetkileri kişi, konu, yer ve zaman bakımından sınırlandırılmıştır. İdare adına irade açıklamasında bulunmaya yetkili kişiler ve organlar ile bu kişi ve organların yapabilecekleri idari işlemler konu bakımından da sınırlandırılmıştır. İdare içinde yetki düzeni, idarenin kanuniliği ilkesi gereği kural olarak kanunlarla belirlenmektedir. 2017 Anayasa Değişikliği sonucunda Türk hukukuna Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) adında yeni bir ka- musal işlem türü girmiş ve birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Yürütmenin asli düzenleme yetkisinin örneğini teşkil eden bu işlem türünün birçoğunda idari makamlara yetkilerini devretmelerine imkan tanıyan hükümler sevk edilmiştir. Bu çalışmada, öncelikle idari işlemin yetki ögesi incelenecek, ardından Türk idare hukukunda yetki devri kavramına ilişkin klasik kabuller “geçerlilik koşulları”, “hukuka uygun yetki devrine bağlanan hukuki sonuçlar”, “hukuka aykırı yetki devrine bağlanan hukuki sonuçlar” ve “yetki devrinin sona ermesi” olmak üzere dört ana başlıkta değerlendirilecektir. Yürürlükteki kanunlar ve CBK’ler üzerinden yetki devri kavramının hukuki rejiminin ortaya koyulması gerektiğini ve öğretinin bu konudaki klasik kabullerinin pozitif hukuku açıklayamayabileceğini ileri süren bu çalışmanın sonuç bölümünde, idari makamlara CBK ile idari işlem yapma yetkisi tanınmış olsa dahi kanuni yetkilerin CBK’lerde yer alan yetki devri normlarına dayanılarak devredilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Kanuni yetkilerin CBK ile devredilemeyeceğini öngören veya devredilebilecek yetkileri CBK’lerde tanınanlarla sınırlandıran CBK hükümleri kanuni yetkilerin hukuka aykırı olarak devredilmesini engelleyebilecektir. Administrative authorities must derive their authority from the legal framework to take administrative acts. These authorities are limited regarding person, subject, place and time. In principle, the order of administrative authority within the administration is determined by the Constitution and Codes in accordance with the principle of legality of the administration. Adhering to the doctrine of the legality of the administration, administrative acts are carried out by civil servants duly authorised by law. These individuals, known as administrative authorities, can delegate the authority vested in them for administrative acts based on the admissibility of such delegation. Following the 2017 Constitutional Amendment in Turkey, the introduction of Presidential Decrees as a novel category of public acts significantly sparked extensive debates within Turkish public law. Many of these decrees, emblematic of the primary regulatory authority of the executive, contain provisions permitting administrative authorities to delegate their powers. This study aims to scrutinise the competence element of the administrative act initially. Subsequently, it will evaluate traditional postulations concerning the delegation of authority in Turkish administrative law across four main domains: 'conditions for validity,' 'legal implications of legitimate delegation of authority,' 'legal ramifications of illegitimate delegation of authority,' and 'cessation of delegated authority.' This study posits that the legal framework governing the delegation of authority should be delineated through extant Codes and Presidential Decrees. Moreover, it contends that traditional doctrinal assumptions regarding the delegation of authority may not comprehensively elucidate the Turkish administrative law. In conclusion, it asserts that while administrative authorities may be empowered to take administrative acts through Presidential Decrees, the authorities stipulated in the Codes cannot be delegated solely based on Presidential Decrees. The provisions of the Presidential Decrees stating that the authorities stipulated in the Codes cannot be delegated by Presidential Decrees may prevent the unlawful delegation of the authority stipulated in the Codes