Halise Şirmen'in "An" adlı hikâyesi
Abstract
Hikâyede İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği yıllarda Sovyet askerlerini taşıyan trende yolculuk yapan bir Tatar askerinin vatanına, insanlarına ve askerdeyken konuşması yasak olan diline olan özlemi anlatılır. Sovyet ordusu, dört yıl Doğu’nun birçok bölgesinde savaştıktan sonra Avrupa’da güvenliği koruma adına trenle Batı’ya doğru yola çıkar. Tren Tatarların merkezi olan Kazan’da on dakika mola verir. Bir Tatar askeri molada tren yoluna yakın bir evin bahçesine girer. Vatanının bitkileriyle, çiçekleriyle konuşur, toprağını yüzüne sürer, evin sahibi olan yaşlı teyzeyle Tatarca konuşur, onun eşi ve çocuğunun da askere gittiğini öğrenir. Trenin kalkmasına daha bir dakika varken tren yoluna geri döner fakat geldiği tren yerinde yoktur. Yaşadıklarının gerçek mi hayal mi olduğu arasında gelgitler yaşarken yanındaki insanlar bir var olur bir yok olur. Tuzlu gözyaşları dudaklarına doğru akarken dudaklarından sadece şu ses duyulur: “Askeri mahkeme… Askeri mahkeme…” Çalışmamızda Halise Şirmen’in bu hikâyesi Türkiye Türkçesine aktarılmıştır.