21 yüzyıl vizyonu: Katılımcı demokrasi
Abstract
Çağlar boyu toplumların yönetiminde değişik idari usuller kullanılmıştır. Yönetim şekilleri her ne şekilde adlandırılırsa adlandırılsın bunları tek kişi yönetiminin en despotik tarzından halk iradesinin en etkili olduğu yönetimlere kadar açılan bir yelpazenin içinde bulmak mümkündür. Yaygınlık açısından bakıldığında açık veya örtülü otoriter yönetimlerin daha baskın olduğu görülmektedir. Despotik rejimlerin kendilerini demokratik bazı isimler altında sunmaları ise mukni olmayan aldatmacalardan öteye geçmemektedir. Bilgi çağının teknolojik imkânları yönetimleri şeffaflığa zorlamakta, yönetime katılma talepleri karşı konulamaz bir baskı unsuruna dönüşmektedir. Yaşanan bu süreçte katılımcılığın kanallarını tıkayan temsili demokrasiler için iki yol ortaya çıkmaktadır. Birincisi, halkın yönetime iştirakini sağlayan kanalları açmak, örgütlü toplum ve sivil toplumu güçlendirmek; diğeri demokrasi kavramını örtülü vesayetin bir aracı olarak kullanmak. Ancak bu ikincinin kriz çıkarmadan öte fazla bir şansı bulunmamaktadır.