Ahmet Kutsi Tecer Tiyatrosu üzerine bir inceleme
Özet
Tiyatro; oyuncu, sahne, izleyici, metin vb. öğelerin tümünü birlikte içeren ve tarihi antik çağlara dayanan kolektif bir sanat dalıdır. Tiyatronun, göstermeye ve anlatmaya dayalı olmak üzere iki boyutu vardır. Tiyatro, bir sahne faaliyeti olmakla birlikte bu sanat dalının yazılı şekilleri olan piyesler tiyatroyu aynı zamanda edebî bir tür yapmaktadır. Şair kimliğinin yanı sıra piyes yazarı kimliğiyle de ön plana çıkan Ahmet Kutsi Tecer'in elimize ulaşan beş piyesi bulunmaktadır. Sanat anlayışını halk edebiyatı geleneği içerisinde yoğurmuş olan Tecer, şiirde olduğu gibi tiyatroda da "bizde tiyatro" anlayışını benimsemiştir. Cumhuriyet dönemi şairi olan ve bu dönemde yapılan inkılâpları yakından takip edip destekleyen Tecer, Batı'da yakından tanık olduğu tiyatroyu kendi toplumunun ananeleri çerçevesinde yeniden şekillendirmeye çalışmıştır. Halktan bağımsız, kopuk bir sanat anlayışı olamayacağını savunan Tecer, bu görüşlerini tiyatroda da sürdürmüş ve piyeslerini bu doğrultuda kaleme almıştır. Tecer'in bilinen on bir piyesi olmasına rağmen bunlardan sadece dördü kitap olarak basılmış ve günümüze ulaşmıştır. Diğer piyeslerinin bir kısmı sadece oynanmış, bir kısmı ise tamamlanmamıştır. Küçük yaşlardan itibaren tiyatroyla ilgilenen Tecer, şiirlerinde olduğu kadar piyeslerinde de halk kültürünün ve malzemesinin kullanılmasından yana olmuştur. Sanat anlayışında folklordan faydalanılması gerektiğini düşünen Tecer, piyeslerinde bunun yanı sıra çağdaş tekniklerden de yararlanmıştır. 1947 yılında basılan ve defalarca sahneye konulan ilk piyesi Köşebaşı'nda İstanbul'un eski bir semti olan Rüstempaşa'nın gündelik mahalle hayatı anlatılmıştır. Daha sonra Nüvit Özdoğru tarafından The Neighbourhood adıyla İngilizceye çevrilen bu eser Tecer'in en bilindik ve en başarılı eseridir. 1941-1942 yılları arasında Ülkü Mecmuası'nda tefrika edilen ve 1949'da sahnelenen Koçyiğit Köroğlu piyesi konusunu "Köroğlu" destanından alır. Bir Pazar Günü (1959) adlı piyesinde Tecer, kültür yozlaşması ve değerler çatışmasını orta oyunu içeriğiyle çağdaş bir tekniğe uyarlamıştır. Satılık Ev'de (1961) sahteciliği, yozlaşmayı ve taklitçiliği yenilik sayan insanları eleştirmiştir. Bunların yanı sıra tez çalışmamız esnasında daktilo metnine ulaştığımız ve çalışmamıza dâhil ettiğimiz Yazılan Bozulmaz piyesindeyse köy yaşamını ve kaderi işlemiştir. Ahmet Kutsi Tecer'in tiyatroya verdiği büyük öneme rağmen onun bu yönü üzerinde müstakil bir çalışma yapılmamıştır. Bu konuda ilk olan tez çalışmamız "Giriş", "Ahmet Kutsi Tecer Tiyatrosunun Kaynakları" ve "Ahmet Kutsi Tecer'in Piyeslerinin İncelenmesi" olmak üzere üç bölümden oluşacaktır. Tezimizin asıl konusunu oluşturan "Ahmet Kutsi Tecer'in Piyeslerinin İncelenmesi" kısmı "kurgu", "temalar", "bakış açısı ve anlatıcı", "şahıs kadrosu", "mekân", "zaman" ve "anlatım teknikleri" olmak üzere yedi alt başlık altında ele alınacaktır. Bu doğrultuda çalışmamızın konusunu oluşturan Koçyiğit Köroğlu, Yazılan Bozulmaz, Köşebaşı, Bir Pazar Günü ve Satılık Ev piyesleri nitel araştırma yöntemleri kullanılarak incelenecektir. Theatre; actor, stage, audience, text, etc. It is a collective art branch that includes all of the elements together and its history dates back to ancient times. Theatre has two dimensions, based on showing and telling. Although theatre is a stage activity, the plays, which are the written forms of this art branch, also make the theatre a literary genre. Ahmet Kutsi Tecer, who stands out with his identity as a poet as well as a playwright, has five plays that have reached us. Tecer, who has kneaded his understanding of art within the tradition of folk literature, has adopted the understanding of "we too theatre" in theatre as in poetry. Tecer, who is a poet of the republican period and closely followed and supported the reforms made in this period, tried to reshape the theatre, which he witnessed closely in the West, within the framework of the traditions of his own society. Arguing that there cannot be an understanding of art independent of the people, Tecer continued these views in the theatre and wrote his plays in this direction. Although Tecer has eleven known plays, only four of them have been published as a book and have survived to the present day. Some of his other plays were only played and some were not completed. Tecer, who was interested in theatre from an early age, was in favor of using folk culture and materials in his plays as well as his poems. Thinking that folklore should be used in his understanding of art, Tecer also benefited from contemporary techniques in his plays. In his first play, Köşebaşı, which was published in 1947 and staged many times, the daily neighborhood life of Rüstempaşa, an old district of Istanbul, is described. This work, which was later translated into English by Nüvit Özdogru as The Neighborhood, is Tecer's best-known and most successful work. Koçyiğit Köroğlu play, which was serialized in Ülkü Magazine between 1941-1942 and played in 1949, takes its subject from the story "Köroğlu". In his play titled Bir Pazar Günü (A Sunday Day, 1959), Tecer adapted the cultural degeneration and conflict of values into a contemporary technique with the content of the middle game. In Satılık Ev (The House for Sale, 1961) he criticizes people who view counterfeiting, corruption, and imitation as novelty. In addition to these, in the play Yazılan Bozulmaz, which we reached the typewriter text and included in our study during our thesis work, the village life and destiny were processed. Despite the great importance Ahmet Kutsi Tecer gives to theatre, no independent study has been done on this aspect of him. Our thesis work, which is the first on this subject, will consist of three parts: "Introduction", "The Sources of Ahmet Kutsi Tecer Theatre" and "Analysis of Ahmet Kutsi Tecer's Plays". "Analysis of Ahmet Kutsi Tecer's Plays", which is the main subject of our thesis, has seven sub-sections as "fiction", "themes", "perspective and narrator", "personal staff", "space", "time" and "narration techniques". will be discussed under this heading. In this direction, the plays Koçyiğit Köroğlu, Yazılan Bozulmaz, Köşebaşı, Bir Pazar Günü and Satılık Ev, which are the subject of our study, will be analyzed using qualitative research methods.