Sosyal bilgiler öğretmenlerinin Kişisel Verilerinin Korunması Kanunu kapsamındaki yeterlikleri
Özet
Yaşadığımız yüzyılda teknolojinin gelişmesiyle birlikte kişilerin iletişimi, ticareti, alışverişi, iş hayatı, özel hayatı ve hatta eğitim hayatı büyük oranda sanal dünya içerisinde gerçekleşmektedir. Tüm bu iş ve işlemleri yapabilmek için kişisel verilerimizin bir kısmını kullanmak ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu noktada dünyanın diğer ucunda hiç tanımadığımız ve tanıma fırsatı dahi yakalayamayacağımız insanlarla paylaşmak durumunda kaldığımız kişisel verilerimizin güvenliği bir sorun haline gelmiştir. Sanal dünya düzeni yaş haddini de neredeyse ortadan kaldırarak yediden yetmişe herkesin içerisinde bulunduğu, verilerin kolaylıkla ve çoğu zaman hiç düşünmeden paylaşıldığı bir platform haline gelmiştir. Bilhassa çocuk ve ergenlik çağındaki gençler daha çok eğlenmek ve iletişim kurmak maksadıyla sosyal medya üzerinden bu sanal alanda yer almaktadırlar. Amaçları ve yaşları dikkate alındığında veri paylaşımı konusunda gereğinden fazla cömert ancak paylaşılan verilerin güvenliği noktasında bir o kadar yetersiz ve bilgisiz olabilmektedirler. Bu durumun ortaya çıkardığı sorunlar ise sonuçları itibariyle oldukça ağır bedeller ödetebilmektedir. Okul çağındaki öğrencilerin bu anlamda bilinçlendirilmeleri ve bilgilendirilmeleri önemle gerekmektedir. Özellikle pandemi sürecinde hayatımıza dahil olan uzaktan eğitim sistemi ile ilkokuldan itibaren çevrim içi eğitim sistemi iki yıl boyunca bilfiil uygulanmış; pandemi sürecinin bitmesiyle birlikte her ne kadar yüz yüze eğitime geri dönüş yapıldıysa da uzaktan eğitim hayatımızın bir yerinde alternatif eğitim olarak gerçekleştirilmeye devam etmektedir. Bu durumda öğrencilerin çevrim içi eğitimdeki davranış, konuşma ve paylaşımları hususunda da bilinçli olarak hareket etmeleri önem arz etmektedir. Öğrencileri bilinçlendirme noktasında ebeveynlerin yanı sıra öğretmenlerin de aynı bilince sahip olarak öğrencileri bilgilendirmeleri ve rol model olmaları üzerinde durulması gereken önemli bir durumdur. Tüm bu sorunlara çözüm bulunabilmesi amacıyla ülkemizde 2016 yılında Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanunun kapsamından bilgi sahibi olmak, paylaşmak durumunda olduğumuz verilerimizin güvenliğini sağlamak amacıyla gereklilik arz etmektedir. Bu nedenlerle eğitim sisteminin öncü ögesi olan öğretmenlerimizin Kişisel Verilerin Korunması alanında bilgi sahibi olmalarının önemine binaen tez çalışmasında sosyal bilgiler öğretmenlerinin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hakkındaki yeterlilikleri belirlenmek istenilmiştir. Bu araştırma sürecinde Bartın ilinde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı devlet okullarında görev yapan sosyal bilgileri öğretmenleri ile çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda nitel verilerin toplanacağı katılımcıların belirlenmesinde amaçlı örnekleme çeşitlerinden ölçüt örneklemesi yapılmıştır. Araştırmanın verilerin toplanmasında demografik bilgi formu, yarı yapılandırılmış görüşme formu ve olay metinleri formu kullanılmıştır. Araştırmada yarı yapılandırılmış görüşme ve olay metinlerini tamamlama formu ile elde edilen nitel verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; özellikle kadın öğretmenlerin, kendilerini konu hakkında yetkin görüyor olmalarına rağmen, görüşmelerde verilen diğer cevaplar değerlendirildiğinde öğretmenlerin Kişisel Verilerin Korunması Hakkındaki Kanun ile ilgili olarak ayrıntılı bir hizmet içi eğitim almaları gerektiği; kişisel verilerin korunması konusunun sosyal bilgiler dersi öğretim programında daha geniş yer bulması gerektiği ortaya çıkmıştır. With the development of technology in the century we live in, people's communication, trade, shopping, business life, private life and even education life occur mainly in the virtual world. In order to carry out all these works, the need to share some of our personal data arises. At this point, the security of our personal data, which we have to share with people on the other side of the world whom we do not know and whom we will not even have the opportunity to get to know, has become a problem. The virtual world order has almost eliminated the age limit and has become a platform where everyone from seven to seventy is involved, where data is shared easily and often without thinking. Especially children and adolescents take part in this virtual space through social media for the purpose of having fun and communicating. Considering their purpose and age, they may be more generous than necessary in terms of data sharing, but they may be insufficient and uninformed about the security of the shared data. The problems caused by this situation can lead to very heavy costs in terms of consequences. It is important to raise awareness and inform school-age students in this sense. Especially with the distance education system, which has been included in our lives during the pandemic, the online education system was actually implemented for two years; with the end of the pandemic process, although we return to face-to-face education, distance education continues to be realized as alternative education somewhere in our lives. In this case, it is important that students act consciously about their behavior, speech and sharing in online education. In addition to parents, it is important for teachers to have the same consciousness and to inform students and to be role models at the point of raising awareness of students. In order to find solutions to all these problems, Personal Data Protection Law was enacted in 2016 in our country. It is necessary to be informed about the scope of the law in order to ensure the security of our data that we have to share. For these reasons, in our thesis study, we want to measure the competencies of social studies teachers about the Law on the Protection of Personal Data, given the importance of our teachers, who are the leading element of the education system, to have knowledge in the field of Personal Data Protection. In this research process, it is aimed to measure the competencies of social studies teachers in public schools affiliated to the Ministry of National Education in Bartın province social studies teachers working in the field of social sciences will be included in the study. In this study, case study method, one of the qualitative research methods, will be used. Criterion sampling, one of the types of purposeful sampling, will be used to determine the participants from whom qualitative data will be collected in line with the purpose of the study. Demographic information form, semi-structured interview form and event texts form will be used to collect the data. The measurement tool will be prepared by taking expert opinions. Content analysis method will be used to analyze the qualitative data obtained through semi-structured interview and event text completion form.