Uluslararası mülteci hukuku ve Türkiye
Özet
Uluslararası hukukun unsurlarından birisini oluşturan mülteci hukuku, insanlık tarihinin en eski zamanlarına kadar uzanmaktadır. İnsanların bir arada yaşamaya başlamaları; baskı, şiddet ve zulüm gibi kavramları beraberinde getirmiştir. Söz konusu kavramların sosyal hayattaki varlığı ise, bunlara maruz kalan kitlelerin yer değiştirmeleri sorununun, uluslararası alanda düzenlenmesini gerektirmiştir. Konuyla ilgili çalışmaların sonucunda ortaya çıkan kurum ve kuruluşlar, günümüz mülteci hukukunun temelini oluşturmaktadır. İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında yaşanan ağır insan hakları ihlalleri ile tüm dünyada gerçekleşen yoğun nüfus hareketleri, mülteci hukukunu, Birleşmiş Milletler’in en önemli gündem maddelerinden biri haline getirmiştir. Uluslararası alanda mülteci hukukuna ilişkin temel belgeler; 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne Đlişkin Sözleşme ve Mültecilerin Hukuki Statüsüne Đlişkin 1967 Protokolü olmakla birlikte, konu, başka uluslararası belgelerde de dolaylı olarak ele alınmıştır. Mülteci hukuku bakımından, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya, her zaman önemli nüfus hareketlerine sahne olmuştur. Mültecilerin Hukuki Statüsüne Đlişkin 1951 Sözleşmesi’ni onayladıktan ve Mültecilerin Hukuki Statüsüne Đlişkin 1967 Protokolü’ne katıldıktan sonra, uzun bir süre iç hukukunda konu hakkında genel bir düzenleme bulundurmayan Türkiye’nin, mülteci hukukuna ilişkin ulusal mevzuatına bakıldığında, öncelikle farklı kanunlardaki birbirinden ayrı hükümlerle mülteci sorununa çözüm aranılan dönem göze çarpmaktadır. Đlgili düzenlemeler uygulamada sorunlara neden olduğundan, içinde bulunduğumuz Avrupa Birliği katılım süreci çerçevesinde, tek bir mülteci hukuku mevzuatı oluşturma çalışmaları başlatılmış ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 11.04.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Çalışmada, öncelikle, dünya çapındaki mülteci hareketlerinin tarihsel süreç içerisindeki özellikleri ve bunların uluslararası mülteci hukukunun seyrine etkileri göz önüne alınarak, söz konusu hukuk dalının gelişim süreci ile temel esasları üzerinde durulmakta; devam eden kısımda ise, tüm bu veriler ışığında, adı geçen konuda Türkiye'nin uygulamaları incelenmektedir. Refugee law as an element of international law dates back to the earliest times of human history. The cohabitation of different people brings about social pressure, violence, persecution. These social phenomena call for regulations in international law for the remedy of the people injured. Foundations and institutions arising out of legislative works directed towards this area constitute the basis of contemporary refugee law. Grave human rights violations during and after the Second World War as well as global population movements put refugee law on the agenda of the United Nations. At the international level the main instruments related to refugee law consist of the 1951 United Nations Convention Relating to the Status of Refugees and the 1967 Protocol Relating to the Status of Refugees as well as other international instruments dealing indirectly with the subject. In respect of refugee law, Turkey has always witnessed major population movements due to its geographical position, albeit the national Turkish legislations related to refugees law did not have a municipal law about the subject matter for so long as the ratification of the 1951 United Nations Convention Relating to the Status of Refugees and the participation to the 1967 Protocol Relating to the Status of Refugees. During this period, solutions to the refugee problem by separate rules of various legislations become conspicuous. Since these legislations caused some practical problems within the scope of the pre-accession period to the European Union, the works for drawing up a suitable applicable refugee law have already begun and the Foreigners and International Protection Code numbered 6458 was published in the Official Gazette on April 11, 2013. In this article, first of all, the development process and basic principles of international refugee law are emphasized by taking into account the characteristics of the worldwide refugee movements in the historical process which lead to progress in international refugee law. In the ongoing section, in the light of all these informations, Turkey’s practice in this issue is analyzed.