Savaştan sürekli barışa: Platon ve Kant
Abstract
Platon ya filozofun kral ya da kralın filozof olması gerektiğini, zira filozof kralın akıl gücü ile iktidar gücünün kendisinde bir araya geldiği devletin yönünü tayin eden önder olduğunu düşünür. Kendi ruhsal birliği ve bütünlüğünü sağlayan adil bir filozof kralın yöneteceği devlette de adalet hüküm sürecek, devletin birlik ve bütünlüğü sağlanarak bekası temin edilecektir. Bu sayede çatışmaların, ayrılıkların, savaşların önüne geçilecek, iç huzur ve barış tesis edilerek her bir yurttaşın güven içinde huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmesi mümkün hale gelecektir. Platon’un aksine Kant ise filozofun kral ya da kralın filozof olmasını beklememek ve dilememek gerektiğini, zira iktidarda olmanın aklın yargıda bulunma yeteneğini tümüyle bozduğunu, engellediğini düşünür. Yine de politikacıların devlet işlerini düzenlerken filozofların tavsiyelerine kulak vermelerini, izledikleri politikayı hak ve ahlâk ilkelerine tabi kılmalarını önerir. Nitekim bu yolla, düşmanlıkların, çatışmaların, ayrılıkların son bulması, sadece iç barışın değil, fakat devletler arasında da uzun vadede gerçekleşebilecek olan sürekli bir barışın hüküm sürmesi mümkün olabilir. Platon, barışın ve adaletin kendisinde zuhur ettiği ideal bir devletin tesis edilebileceğini, Kant ise devletler arasında sürekli bir barışın mümkün olabileceğini ileri sürer. Bu çalışmada, Platon’un Devlet, Kant’ın Sürekli Barış Üstüne Felsefi Bir Deneme adlı eserleri ekseninde savaş ve barışa dair görüşlerinin serimlenmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.