dc.description.abstract | Bitirmekte oldugumuz 1999 yılı Osmanli Devleti'nin kuruluşu ile ilgili birçok sergi, toplantı, kongre ve kutlamaya sahne oldu. Kuşkusuz bunlar içerisinde en dikkate değer olani, son Türk Tarih Kongresi'nin Osmanli Devleti'ne ayrilmiş olmasıydı; Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte resmi tarih yazmakla görevlendirilen bir yüksek kurumun böyle bir işleve soyunması, resmi tarih politikasinda da bir degişikliğe işaret etmektedir. Zaten bu husus gerek Türk Tarih Kongresi başkani Yusuf Halaçoglu'nun açış konuşmasinda, gerekse Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in kapaniş konuşmasinda açik bir tarzda ifadesini bulmuştur. Halaçoğlu, yaşadigi topraklardan çok, tarihe miras biraktiği farkli milletleri ve dinleri bir arada tutma becerisinin hemen her ülkenin ilgisini pekti ini ifadeyle başladigi konuşmasinda, Osmanli Devleti’nin dünya hakimiyeti düşüncesinin, millili in ikinci plana atiliiiasina, çok uluslu we çok dinli bir devlet yapisinin gelişmesine ve dolayisiyla farkli din ve külture mensup milletlerin baru ipinde bir arada yaşamalarina imkan verdigini vurguladi. Insana insan olarak deger veren Osmanli’yi anlamanin, gelecege daha sa larn bakmak anlarnina gelecegi thin, bilim adamlarina, sonuçlarini bu gelece in hizmetine sunmak üzere ekip çalişmasiyla Osmanli'yi araştirarak, birlikte projeler uretme parisinda bulundu. | en_US |